T C. Anayasa Mahkemesi
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 10., 13. Maddelerine aykırı değildir. Bu zarar vedurumların doğmasını önlemek amacıyla, açıkça Anayasa’ya aykırı olan ve iptaliistenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulmasıistenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır. Dünyada milyonlarca kullanıcısı olan platformlar ciddimaliyetler ile veri merkezlerinin yerlerini iklim, güvenlik, enerji, mevzuat,yatırım teşvikleri, işgücü gibi pek çok kriteri göz önünde bulundurarakbelirlemektedir. Genel olarak bu platformlarda tutulan veriler kullanıcılarınyerleşim yeri üzerinden gruplandırılmamakta olup veriler bütünsel ve yedeklerişeklinde saklanmaktadır.
- Maddesinde güvence altına alınan basınözgürlüğüne ölçüsüzce müdahale edilmesine imkân verdiğini göstermektedir veAnayasanın bu maddelerine aykırıdır.
- Bu belirsizlik kaçınılmazolarak yasada öngörülen yükümlülükler ve uygulanacak yaptırımlar bakımındanöngörülemezlik doğurmaktadır.
- Kural ile sosyal ağsağlayıcılara soyut bir yükümlülük yüklenmekte ve bu yükümlülüğün çerçevesiçizilmemektedir.
Anayasa Mahkemesininifade ve basın özgürlüklerine Kanun’un 9. Maddesine dayanan müdahalelereilişkin bireysel başvurular ile önüne getirilen olaylara ilişkin kararlarındageniş bir içtihadı bulunmaktadır (Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. vediğerleri, § 107). Anayasa Mahkemesi söz konusu içtihadında anılan maddeylegetirilen usule ilişkin tespitlerde bulunmuştur. Dava konusu kurallar, internet ortamında yapılanyayınların içeriğinin yayından çıkarılabilmesine ve/veya bu yayınlara erişiminengellenmesine imkân tanımak suretiyle ifade özgürlüğünü ve bu yayının internethaberciliği kapsamındaki bir yayın da olabileceği gözetildiğinde basınözgürlüğünü sınırlamaktadır. Dava konusu (10) numaralı fıkrada internet ortamındayapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesidurumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konuinternet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebileceği ve karardaBirlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağının gösterileceğibelirtilmiştir. Dava konusu kuralla sosyal ağ sağlayıcıtanımlanmaktadır. Buna göre sosyal etkileşim amacıyla kullanıcıların internetortamında metin, görüntü, ses, konum gibi içerikleri oluşturmalarına, görüntülemelerineveya paylaşmalarına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişiler sosyal ağsağlayıcılardır.
Bu bakımdan zarar ve tazminata ilişkin borçlar hukukukurallarının hiçe sayılarak hak arama özgürlüğünün bertaraf edilmesi sonucunudoğurabilecek hukuka aykırılıktan sorumlu olan içerik sağlayıcısına başvurma,dava açma şartının dahi aranmadığı bir düzenleme hukuk devleti ilkesi ilebağdaşmayacaktır. Nitekim maddeningerekçesinde de “Devlet, kamu yararı olan hallerde ve milli ekonominingerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalargetirebilir.” denilerek, “millî ekonominin gerekleri” ve “sosyal amaçlar”ınözel teşebbüs özgürlüğü yönünden birer sınırlama sebebi olduğu vurgulanmıştır. Bir özel şirkete kişilerin ifade ve haberleşme özgürlüklerinemüdahale yükümlülüğü öngören böyle bir düzenlemenin Birleşmiş Milletler İfadeÖzgürlüğü Özel Raportörü David Kaye tarafından Alman NetzDG yasasıyla ilgiliolarak dile getirdiği bütün sakıncaları içermektedir ve Anayasanın 22 ve 26. Maddelerindegüvence altına alınan temel hakları ihlal etmektedir. Konsey, Anayasa’nın 34. Maddesi uyarınca, yasa koyucunun,serbest iletişim hakkının ve konuşma, yazma ve basma özgürlüğünün icrasınailişkin olarak kural koyabileceğini belirtmiştir. Yine, yasa koyucunun, ifadeve iletişim özgürlüğünün, kamu düzenine ve üçüncü kişilerin haklarına zararveren kötüye kullanımına mani olacak düzenlemeler getirebileceğini ifadeetmiştir. Buna karşın, ifade ve iletişim özgürlüğünün, icrasının demokrasininve diğer haklara saygının bir güvencesi olması ölçüsünde değerli olduğunubelirtmiştir.
Kurumlar ya da kişilere olan vadesi gelmiş borçların tahsil edilememesi durumunda ortaya çıkabilen bu süreç, borç miktarı dikkate alınarak resmî talepler doğrultusunda gerçekleşir. Bloke edilen miktar, hesap sahibi tarafından kullanılamaz; bu hesaptan havale ya da EFT yapılamaz. İcra daireleri ya da savcılıklar tarafından verilen emirle başlatılan blokeler, mahkeme kararı ile işleme alınır. Bu nedenleçoğunluk kararına katılmıyor ve kuralların iptali isteminin reddi gerektiğini düşünüyoruz. Açıklanangerekçelerle kuralların Anayasa’nın 36., 40. Maddelerine aykırıolduğunu düşündüğümden çoğunluğun red yönündeki görüşüne katılmıyorum. Kuralın Anayasa’nın 90. Maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Maddesiyle 5651 sayılı Kanun’a eklenenEk 4. Maddenin üçüncü fıkrasında Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazlaolan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılar Kanun’un 9. Ve 9/Amaddeleri kapsamındaki içeriklere yönelik olarak kişiler tarafından yapılacakbaşvurulara, başvurudan itibaren en geç kırk sekiz saat içinde olumlu ya daolumsuz cevap vermekle yükümlü kılınmış ve bu kapsamda verecekleri olumsuzcevapların gerekçeli olacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin altıncı fıkrasındaise bu yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya beş milyon Türklirası, idari para cezasının Başkan tarafından verileceği hükmü yer almaktadır. Öte yandan Türkiye, birçok devlet ile tebligat taleplerininyerine getirilmesi için iki taraflı adli yardımlaşma anlaşmaları imzalamış veaynı zamanda bu konuda en önemli uluslararası kaynakları oluşturan 1954 tarihliHukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi ile 1965 tarihli Hukuki ve Ticari KonulardaAdli ve Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme’yetaraf olmuştur. 1954 tarihli Sözleşmenin 1 ila 7’nci maddeleri arasındatebligat konusu düzenlenmiştir. Ancak, 1965 tarihli Sözleşme, her ikiSözleşmeye taraf olan devletler arasında özel nitelikte hükümler taşımasınedeniyle anılan Sözleşmelere taraf olan devletler bakımından tebligatişlemleri 1965 tarihli Sözleşmeye göre yerine getirilir. Uluslararasısözleşmelerle teminat altına alınan yurtdışına tebligata ilişkin hükümlerin5651 sayılı Kanun ile etkisiz kılınması mümkün değildir. Zira hiçbir devletkendi kanunlarına dayanarak uluslararası yükümlülüklerinden kurtulamaz. AyrıcaAnayasa’nın 90. Maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş antlaşmaların “kanunhükmünde” olması kabul edilmiş ve “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak veözgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklıhükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşmahükümleri esas alınır” denmiştir. Bu doğrultuda Anayasanın 36.
Maddesinde “yargı yetkisinin Türkmilleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı” ifadesi, yargı yetkisininyer yönünden uygulanmasını değil, kimler tarafından uygulanacağınıgöstermektedir. Devlet, egemenlik ve yargı yetkisini esasen cezalandırmakyetkisiyle gösterdiği için yargı yetkisinin yer yönünden sınırları Türk CezaKanunu’nda (TCK) “Genel Hükümler” başlıklı birinci kitapta, “Kanunun UygulamaAlanı” başlıklı ikinci kısımda, 8. Ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Bu tanım incelendiğinde sosyal etkileşim amacına yönelik metin,görüntü, ses ve konum gibi verileri oluşturmalarına, görüntülemelerine veyapaylaşmalarına imkân sağlayan gerçek ve tüzel kişilerden söz edilmektedir.Ancak sosyal etkileşim kavramı tanımlanmadığından somut olarak hangiplatformların tanım kapsamına girdiğini tespit etmek neredeyse imkansızdır. Bumuğlaklık idareye yükümlülük sahibi kişileri belirlemede geniş bir takdiryetkisi vermekte ve yasada öngörülen yaptırımları uygulama bakımından keyfidavranma ihtimalini beraberinde getirmektedir. Örneğin, okuyucu yorumlarınaimkân veren blogların tanım kapsamına girip girmediği anlaşılmamaktadır. Aynışekilde internet haber Bettilt Bettilt veya internet gazeteleri, internetten yayınyapan radyo ve televizyonlar gibi okuyucuların görüş açıklama ve yorumyapmasına imkân veren sitelerin açıkça istisna tutulmamış olması dolayısıylasosyal ağ sağlayıcı kavramı içine sokulması mümkün gözükmektedir. Benzerşekilde Ekşi Sözlük, Wikipedia gibi okuyucuların içerik oluşturmasına imkânveren ancak asli amacı sosyal etkileşim olmayan online ansiklopedilerin deöngörülen tanım kapsamına dahil edilme olasılığı bulunmaktadır. Ayrıcakullanıcıların konum, metin, görüntü paylaştıkları ancak asli amacı harita olan“Google Haritalar”ın bu tanıma girip girmeyeceği anlaşılamamaktadır.
Maddesinde öngörülen kanunla sınırlandırmailkesinin ve her hakka ilişkin ilgili maddede yer alan kanunla sınırlamailkesinin ihlali anlamı taşıyacaktır. Aynı şekilde yer ve erişim sağlayıcıaçısından teşebbüs özgürlüğüne (m. 48) yönelik müdahalenin öngörülemezliğianlamına gelmektedir. Aynı şekilde yükümlülük ihlali halinde idari para cezasıöngörüldüğünden Anayasanın 38. Maddesinde güvence altına alınan suç ve cezalarınyasallığı ilkesi de ihlal edilecektir. Öncelikle Birliğin kuruluş amacı erişimin engellenmesikararlarının uygulanmasıdır ki bunu Birlik kendisi gerçekleştirecektir.Dolayısıyla erişimin engellenmesi kararlarının yer ve içerik sağlayıcılarabildiriminin Birliğin yükümlülüğü olarak düzenlenmesinin bir mantığı olmadığıgibi, bu bildirim halinde içerik ve yer sağlayıcıların yapabileceği bir şey deyoktur. Ancak itiraz haklarını kullanabilirler. Ayrıca bu bildirimin içerik,yer ve erişim sağlayıcılara nasıl ve hangi sırayla yapılacağı, içeriğin çıkarılmasıyükümlülüğünün hangi sırayla uygulanacağı belli olmadan aynı anda her üç kişiyebirden bildirim yapılması ve içeriğin kaldırılmaması halinde hangisine idaripara cezası verileceği konusunda da bir açıklık bulunmamaktadır. Bu belirsizlikkişilerin yükümlülükleri hakkında öngörülemezliğe neden olduğu gibi dört saatiçinde kararın uygulanmaması halinde adli para cezası verilmesi öngörüldüğündensuçların ve cezaların kanuniliği ilkesine de aykırılık söz konusudur.
Kommentare